Mecidiyeköy 2025 Kendin Olmanın Gücü
Mecidiyeköy’ün hareketli sokaklarında, topluluğun sesi ve gülen yüzü olan Nefes ile buluştuk. Nefes, sadece bir birey olarak değil, aynı zamanda bir dayanışma elçisi olarak da tanınıyor. Onunla hayatına, zorluklarına ve hayallerine dair samimi bir söyleşi gerçekleştirdik.
Merhaba Nefes! Öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?
Merhaba! Ben Nefes. 32 yaşındayım ve yaklaşık 12 yıldır Mecidiyeköy’de yaşıyorum. Aslında bu semte gelirken kim olduğumu keşfetme yolculuğundaydım. Burada, kendim olabilmenin ne demek olduğunu anladım ve bir süre sonra hayatımda bir amaç edindim: sesimi diğer trans bireyler için duyurmak.
Mecidiyeköy sizin için ne ifade ediyor?
Mecidiyeköy, benim için hem bir mücadele alanı hem de bir yuva. Burası, İstanbul’un en renkli ve farklı yüzlerinden birini barındırıyor. İnsanlar burada çeşitliliğe daha alışkın, bu da bizim biraz daha rahat nefes almamızı sağlıyor. Ancak elbette burada da ayrımcılık ve önyargılarla mücadele etmek zorundayız.
Hayatınız boyunca karşılaştığınız en büyük zorluk neydi?
Trans bir birey olarak, toplumun genel kalıplarını kırmak başlı başına bir zorluk. İş bulmak, eğitim hayatına devam etmek ya da sadece bir kafede oturup kahve içmek bile bazen cesaret gerektirebiliyor. En büyük zorluklardan biri ise toplumun bizi sürekli “yanlış” görmesi. Ama ben her zaman şuna inandım: Kendi gerçekliğimi kabul ettiğimde, başkalarının düşünceleri önemini yitiriyor.
LGBT bireyler için dayanışma neden önemli?
Dayanışma, bizim gibi topluluklar için hayatta kalmanın anahtarı. Çünkü yalnız olduğunuzda dünya çok daha sert bir yer haline geliyor. Birbirimizi desteklediğimizde, sahip olduğumuz gücün farkına varıyoruz. Bu yüzden Mecidiyeköy’deki diğer arkadaşlarımla sürekli iletişim halindeyim. Yeni gelen bireylere rehberlik ediyor ve onların hayata tutunmalarına yardımcı olmaya çalışıyorum.
Hayalinizdeki Türkiye nasıl bir yer?
Hayalimdeki Türkiye, insanları kimlikleriyle yargılamayan, herkese eşit haklar sunan bir yer. Trans bireylerin sadece hayatta kalmak için değil, hayallerini gerçekleştirebilmek için mücadele ettiği değil, özgürce yaşadığı bir ülke istiyorum.
Gelecekteki projelerinizden biraz bahseder misiniz?
Şu anda trans bireylerin sanatla kendilerini ifade edebileceği bir etkinlik serisi planlıyorum. Resim, müzik, tiyatro gibi alanlarda yeteneklerini gösterebilecekleri bir platform oluşturmak istiyorum. Çünkü sanat, hem bireysel hem de toplumsal olarak büyük bir dönüştürücü güce sahip.
Son olarak, sizinle aynı yoldan geçen bireylere ne söylemek istersiniz?
Asla pes etmeyin. Kendinizi sevin ve kabul edin. Bu hayatta en büyük desteğiniz, kendi iç sesinizdir. Ayrıca unutmayın, yalnız değilsiniz. Hepimizin bir arada olduğu bir dünya mümkün.
Bu söyleşiyle Nefes’in kararlılığı ve hayat enerjisi, toplumdaki ön yargılara rağmen umut dolu bir yaşam inşa etmenin mümkün olduğunu bir kez daha gösteriyor. Mecidiyeköy’ün sokaklarından yükselen bu güçlü ses, hepimiz için bir ilham kaynağı olmaya devam edecek.
Peki, günlük yaşamınızda sizi en çok mutlu eden şey nedir?
Nefes: Küçük şeylerden mutluluk bulmayı öğrendim. Örneğin, sabah kahvemi alıp Mecidiyeköy’ün hareketli sokaklarında yürümek, tanıdık bir yüzle selamlaşmak ya da bir arkadaşımın zor bir anında yanında olabilmek… Ama beni en çok mutlu eden şey, benim gibi mücadele eden bireylerin başarı hikayelerini duymak. Birinin, “Senin sayende cesaret buldum,” demesi, dünyalara bedel bir duygu.
Aile desteği sizin için ne kadar önemliydi?
Nefes: Ailemle bu konuda zorlu bir süreç yaşadık. İlk başlarda beni anlamakta çok zorlandılar. Hatta bir süre iletişimimiz koptu. Ama zamanla sabırlı davranarak onları eğittim, diyebilirim. Şu an hâlâ her konuda yanımda olduklarını söyleyemem ama en azından beni ben olarak kabul ediyorlar. Bu da benim için büyük bir adım. Her trans birey benim kadar şanslı değil, bu yüzden aile desteği çok kıymetli.
Şiddet ve ayrımcılık konusunda yaşadığınız deneyimler var mı?
Nefes: Ne yazık ki bu, hepimizin ortak bir gerçeği. Sokakta yürürken tacize uğramak, iş görüşmelerinde kimliğimden dolayı reddedilmek ya da sosyal medyada nefret söylemleriyle karşılaşmak… Bunlar hâlâ günlük hayatımızın bir parçası. Ancak bu olaylar beni daha da güçlü kılıyor. Çünkü mücadele etmeden hiçbir şey değişmiyor. Bu yüzden bu konular hakkında sesimi her fırsatta duyurmaya çalışıyorum.
Sosyal medyanın LGBT bireylerin görünürlüğüne etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Nefes: Sosyal medya kesinlikle çok güçlü bir araç. Bize hem kendimizi ifade etme hem de topluluğumuzun sesini daha geniş kitlelere duyurma fırsatı veriyor. Özellikle genç LGBT bireyler için sosyal medya, bir dayanışma alanı haline geldi. Ama aynı zamanda nefret söylemleriyle de baş etmemiz gereken bir yer. Yine de bu platformlarda var olmaya devam etmemiz, görünürlüğümüzü artırmak için çok önemli.
Hayatınızdaki en gurur duyduğunuz an nedir?
Nefes: Geçen yıl bir trans bireyin hukuk mücadelesinde yanında oldum ve sonunda hakkını kazandı. Mahkeme çıkışında bana sarılıp, “Bu zafer sadece benim değil, hepimizin,” dediği an, hayatımın en gurur duyduğum anlarından biriydi. Bu gibi anlar, yaptığımız mücadelenin ne kadar anlamlı olduğunu gösteriyor.
Mecidiyeköy’de yaşayan LGBT bireyler için ne gibi mesajlarınız var?
Nefes: Mecidiyeköy çok farklı bir yer. İnsanların burada bir şekilde kendilerine bir alan bulabildiğini düşünüyorum. Ancak hepimizin dayanışmaya daha çok ihtiyacı var. Eğer burada yaşayan LGBT bireyler birbirine destek olursa, çok daha güçlü bir topluluk olabiliriz. Korkmadan kimliğimizi ifade edelim ve her zaman bir arada olalım.
Son olarak, geleceğe dair umutlarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Nefes: Gelecekten umudumu asla kaybetmiyorum. Belki bugün zorlu bir dönemden geçiyoruz ama inanıyorum ki, bir gün herkes kimliğini özgürce ifade edebilecek. Trans bireyler, toplumsal hayatta daha fazla görünür olacak ve ayrımcılık tarihe karışacak. Bunun için mücadele etmeye devam edeceğim. Çünkü biliyorum ki, her bir adım bir değişim yaratır.