20204 Yılı Yeni Dönüm Noktası Travestileri
Şişli, İstanbul’un en kozmopolit bölgelerinden biridir ve travestilerin hayatları burada çeşitli boyutlarda zorluklar ve mücadelelerle doludur. Bu yazıda, Şişli’deki travestilerin günlük yaşamlarını, karşılaştıkları toplumsal ve ekonomik zorlukları, hak arayışlarını, sağlık konularında yaşadıkları sıkıntıları ve toplumsal entegrasyon süreçlerini irdeleyeceğiz. Travestiler, toplumda sık sık ötekileştirilen ve ayrımcılığa maruz kalan bir grup olarak dikkat çekmektedir. Şişli gibi büyük bir metropolde dahi, travestilerin yaşadığı zorluklar ve mücadeleler göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Bu makalede, Şişli’deki travestilerin yaşadığı günlük hayatı daha iyi anlamak ve onların deneyimlerine ışık tutmak amacıyla beş ana başlık altında ayrıntılı bir inceleme yapacağız.
Toplumsal Zorluklar
Travestiler, toplumsal hayatta ciddi zorluklarla karşılaşmaktadır. Ayrımcılık, ötekileştirme ve nefret suçları, travestilerin günlük yaşamlarında sıkça karşılaştıkları durumlardır. Şişli’de yaşayan travestilerin büyük bir kısmı, açık veya örtük bir biçimde cinsiyet kimlikleri nedeniyle dışlanmakta ve çeşitli sosyal hizmetlere erişimde zorluklar yaşamaktadırlar.
Özellikle barınma konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan travestiler, ev sahibi ve komşular tarafından kabul edilmedikleri için sürekli olarak ev değiştirmek zorunda kalabilirler. Birçok ev sahibi ve kiracı, travesti olduklarını öğrendiklerinde onlara evlerini kiralamayı reddetmektedir. Bu durum, travestilerin hem maddi hem de manevi açıdan büyük zorluklar yaşamasına neden olmaktadır. Örneğin, 2018 yılında yapılan bir araştırmada, travestilerin yüzde 60’ının barınma ihtiyaçlarını karşılamakta ciddi sorunlar yaşadığı ve bu nedenle geçici çözümler aramak zorunda kaldıkları ortaya konmuştur.
Ayrıca, iş bulma konusunda da ciddi engellerle karşılaşan travestiler, iş yerinde ayrımcılığa ve mobbinge maruz kalmakta, hatta iş başvuruları bile sırf cinsiyet kimlikleri nedeniyle reddedilmektedir. Birçok travesti, bu nedenle kayıt dışı işlerde çalışmak zorunda kalmakta ve bu da onları ekonomik güvencesizlik ve sömürü gibi durumlara karşı savunmasız hale getirmektedir. Örneğin, 2017 Raporu’na göre, İstanbul’daki travestilerin yüzde 85’i kayıt dışı sektörlerde çalışmak zorunda kalmaktadır.
Bu zorlukların yanı sıra, travestiler günlük yaşamlarında sürekli olarak nefret söylemi ve fiziksel şiddet tehdidi ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Toplumsal önyargılar ve basmakalıp düşünceler, travestilere karşı yapılan nefret suçlarını artırmakta ve onların güvenliklerini tehlikeye atmaktadır. İstanbul’da son beş yıl içinde travestilere yönelik nefret suçlarında belirgin bir artış gözlemlenmiştir. Polis kayıtlarına göre, 2020 yılında travestilere yönelik şiddet olayları, bir önceki yıla göre yüzde 40 artmıştır. Bu durum, travestilerin güvenli bir yaşam sürdürebilmelerini daha da zorlaştırmaktadır.
Ekonomik Zorluklar
Travestilerin Şişli’de karşılaştıkları ekonomik zorluklar, onların hayatlarını sürdürebilmeleri açısından ciddi engeller teşkil etmektedir. Birçok travesti, istihdam alanında cinsiyet kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa uğramakta ve bu durum, onlara sınırlı sayıda iş seçeneği bırakmaktadır. Cinsiyet kimliklerinden ötürü reddedilmeleri, travestilerin kayıt dışı ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalmalarına neden olmaktadır.
Travestiler arasında yaygın olan işsizlik oranı, onları ekonomik açıdan daha savunmasız bir hale getirmektedir. Birçok travesti, iş bulma sürecinde cinsiyet kimlikleri nedeniyle ayrımcılığa uğramakta ve niteliklerine uygun işlerde çalışamamaktadır. Bu durum, onların maddi gelirlerini büyük ölçüde kısıtlamakta ve yaşam standartlarını düşürmektedir. Örneğin, 2019 yılında yapılan bir ankete göre, travestilerin yüzde 70’i ekonomik zorluklar nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekmektedir.
Ekonomik zorluklar, travestilerin sağlıklı ve güvenli bir yaşam sürdürebilmeleri üzerinde de olumsuz etkiler yaratmaktadır. Özellikle barınma ve sağlık hizmetlerine erişim konularında ekonomik güvencesizlik, travestileri daha da kırılgan bir duruma getirmektedir. Birçok travesti, düşük gelirleri nedeniyle uygun ve güvenli konut bulma konusunda zorluklar yaşamakta ve sağlık sigortası gibi temel haklardan mahrum kalmaktadır. Bu durum, onların hem fiziksel hem de mental olarak sağlıklarını olumsuz yönde etkilemektedir. 2020 yılında İstanbul’da yapılan bir araştırmada, travestilerin yüzde 50’den fazlasının geçici ve güvencesiz konutlarda yaşadığı ve yüzde 30’unun temel sağlık hizmetlerine erişimde sıkıntılar yaşadığı saptanmıştır.
Ayrıca, ekonomik güvencesizlik travestilerin eğitim ve mesleki gelişim fırsatlarına erişimlerini de sınırlamaktadır. Birçok travesti, maddi zorluklar nedeniyle eğitimlerine devam edememekte veya mesleki eğitim programlarına katılamamaktadır. Bu durum, onların iş bulma ve kariyerlerini geliştirme şanslarını daha da azaltmaktadır. Örneğin, 2018 yılında yapılan bir çalışmada, travestilerin yüzde 60’ının lise eğitimini tamamlayamadığı ve yüzde 80’inin mesleki eğitim fırsatlarına erişimlerinin sınırlı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu veriler, ekonomik zorlukların travestilerin sosyal ve profesyonel hayatlarını büyük ölçüde sınırladığını gözler önüne sermektedir.
Ekonomik zorluklar, travestiler arasında maddi bağımsızlık ve özgüven eksikliğine de yol açabilmektedir. Maddi güvencesizlik, travestilerin toplumsal hayatta kendilerini ifade edebilmelerini ve haklarını savunabilmelerini zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, travestiler genellikle düşük ücretli ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda kalmakta ve bu durum, onların toplumsal ve ekonomik hayatta tam anlamıyla yer almalarını engellemektedir. Bu bağlamda, ekonomik zorluklarla başa çıkmak için daha kapsayıcı ve eşitlikçi politikaların geliştirilmesi büyük bir önem arz etmektedir.
Hak Arayışları ve Mücadelesi
Travestilerin yaşadığı zorluklar göz önüne alındığında, hak arayışları ve mücadeleleri de önem kazanmaktadır. Cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimlerinden ötürü sıklıkla ayrımcılığa uğrayan travestiler, haklarını savunmak ve eşitlik talep etmek adına çeşitli platformlarda ve örgütlerde yer almaktadır.
Hak arayışları, genellikle LGBTİ+ örgütleri ve toplulukları üzerinden sürdürülmektedir. Bu örgütler, travestilerin haklarını korumak, savunmak ve hak ihlallerine karşı mücadele etmek amacıyla çeşitli adımlar atmaktadır. İstanbul’da faaliyet gösteren birçok LGBTİ+ örgütü, travestilere yönelik ayrımcılığı azaltmak ve toplumsal farkındalığı artırmak adına seminerler, atölye çalışmaları ve kampanyalar düzenlemektedir. Örneğin Kaos GL ve SPoD gibi örgütler, travestilerin hak arayışlarını desteklemek amacıyla hukuki danışmanlık hizmetleri vermekte ve ayrımcılıkla mücadele konusunda bilgilendirme faaliyetleri yürütmektedir.
Ayrıca, travestiler kendi haklarını savunmak için sosyal medya ve dijital platformlar üzerinden de seslerini duyurmaktadırlar. Sosyal medyanın gücü, travestilerin yaşadığı zorlukları geniş kitlelere ulaştırmakta ve kamuoyunda farkındalık yaratmak için etkili bir araç olarak kullanılmaktadır. 2021 yılında sosyal medyada travesti haklarına yönelik başlatılan #TransHaklarıİnsanHaklarıdır kampanyası, binlerce kişi tarafından desteklenmiş ve büyük yankı uyandırmıştır. Bu tür kampanyalar, travestilerin yaşadığı sorunları daha görünür kılmakta ve toplumun farklı kesimlerinden destek toplamaktadır.
Travestilerin hak arayışları aynı zamanda hukuki alanda da devam etmektedir. Adaletin sağlanması ve hak ihlallerinin önlenmesi adına travestiler sıklıkla hukuk mücadelesi vermektedir. Ayrımcılıkla mücadele kanunlarının güçlendirilmesi, nefret suçlarının cezalandırılması ve cinsiyet kimliklerine saygı gösterilmesi konularında hukuki düzenlemeler talep edilmektedir. 2019 yılında Türkiye’deki LGBTİ+ topluluğu tarafından Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruda, cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığın önlenmesi ve eşitlik ilkesinin sağlanması için yasal düzenlemeler yapılması talep edilmiştir. Bu başvuru, travestilerin hak arayışlarının hukuki boyutunu gözler önüne sermektedir.
Bunun yanı sıra, uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve mekanizmaları da travestilerin hak arayışlarında önemli bir rol oynamaktadır. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşlar, cinsiyet kimliği temelli ayrımcılıkla mücadele konusunda çeşitli kararlar ve raporlar yayınlamaktadır. Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşmeler, travestilerin haklarını savunmak ve korumak adına önemli bir hukuki dayanak oluşturmaktadır. Örneğin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2020 yılında verdiği bir kararda, cinsiyet kimliği nedeniyle ayrımcılığa uğrayan bir travestinin haklarının ihlal edildiği tespit edilmiş ve bu karar, Türkiye’deki LGBTİ+ topluluğu tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.
Travestilerin hak arayışları, sadece hukuki düzenlemelerle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda toplumsal farkındalığın artırılması ve önyargıların kırılması adına eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları da yürütülmektedir. Travestilere yönelik ayrımcılığın azaltılması ve toplumsal eşitliğin sağlanması için eğitim kurumlarında cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim konularında farkındalık eğitimi verilmesi büyük bir önem taşımaktadır.
Sağlık Konularında Yaşanan Sıkıntılar
Travestilerin sağlık hizmetlerine erişimi konusundaki sıkıntılar, onların genel sağlık durumlarını ciddi şekilde etkileyen önemli bir konudur. Sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan zorluklar, travestilerin fiziksel ve mental sağlıklarını olumsuz yönde etkilemekte ve bu durum, onların yaşam kalitesini düşürmektedir.
Travestilerin sağlık hizmetlerine erişimde karşılaştıkları en büyük zorluklardan biri, sağlık kuruluşlarında maruz kaldıkları ayrımcılık ve önyargılardır. Birçok travesti, sağlık hizmeti alırken cinsiyet kimlikleri nedeniyle olumsuz muamele görmekte ve bu durum, onların sağlık hizmetlerinden vazgeçmelerine veya geciktirmelerine neden olmaktadır. 2020 yılında yapılan bir ankette, travestilerin yüzde 30’unun sağlık hizmeti alırken ayrımcılığa uğradığı ve yüzde 20’sinin sağlık personeli tarafından olumsuz muamele gördüğü ortaya çıkmıştır. Bu tür deneyimler, travestilerin sağlık hizmetlerine olan güvenini azaltmakta ve sağlık sorunlarını göz ardı etmelerine neden olmaktadır.
Özellikle cinsiyet uyum süreci ve hormon tedavileri gibi sağlık hizmetlerine erişim konusunda travestiler ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Bu tür tedavilere erişim, hem maddi açıdan hem de sağlık hizmetleri sunucularının tutumları açısından zorluklarla doludur. Türkiye’deki sağlık sistemi, cinsiyet uyum sürecini destekleme konusunda yeterli kaynak ve uzmanlığa sahip olmamakta ve bu durum, travestilerin sağlık hizmetlerine erişimini daha da zorlaştırmaktadır. 2019 yılında yapılan bir araştırmada, travestilerin yüzde 40’ının cinsiyet uyum süreci ve hormon tedavileri için gerekli sağlık hizmetlerine ulaşmakta sıkıntı yaşadığı belirlenmiştir.
Travestilerin mental sağlıkları da ciddi bir konudur ve sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan zorluklar, onların mental sağlık durumlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrımcılık, ötekileştirme ve şiddet gibi günlük yaşamdaki stres faktörleri, travestilerin depresyon, anksiyete ve diğer mental sağlık sorunları yaşama riskini artırmaktadır. Birçok travesti, yaşadıkları mental sağlık sorunları nedeniyle profesyonel yardım alma gereksinimi duymakta, ancak sağlık hizmetlerine erişim konusunda yaşadıkları zorluklar nedeniyle bu yardımı alamamaktadır. 2018 yılında yapılan bir çalışmada, travestilerin yüzde 50’sinin depresyon belirtileri gösterdiği ve yüzde 30’unun profesyonel mental sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorluk yaşadığı ortaya konmuştur.
Sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan bu zorluklar, travestilerin genel yaşam kalitesini de düşürmektedir. Sağlık hizmetlerine erişim hakkı, temel bir insan hakkıdır ve travestilerin bu hakka eşit bir şekilde erişebilmesi gerekmektedir. Ancak mevcut durumda, travestiler sağlık hizmetlerine erişimde birçok engelle karşılaşmakta ve bu durum, onların yaşam sürelerini ve kalitelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir sağlık sistemi, travestilerin sağlık hizmetlerine kolayca ve güvenle erişebilmelerini sağlamak adına büyük bir önem taşımaktadır.
Toplumsal Entegrasyon Süreçleri
Travestilerin toplumsal entegrasyonu, onların toplum içinde kabul görmesi ve eşit haklardan yararlanabilmesi açısından büyük bir önem taşımaktadır. Toplumsal entegrasyon süreçleri, travestilerin kendilerini toplumun bir parçası olarak hissetmelerini ve toplumsal hayatta aktif bir şekilde yer almalarını sağlamak amacıyla yürütülen çabalarla desteklenmektedir.
Özellikle eğitim ve istihdam alanında entegrasyon süreçleri, travestilerin toplumsal hayatta daha güçlü bir şekilde yer almalarını sağlamak için kritik bir rol oynamaktadır. Eğitim kurumlarında cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim konularında farkındalık yaratmak, öğrencilere ve öğretmenlere yönelik eğitim programları düzenlemek, travestilerin eğitim süreçlerinde karşılaştıkları ayrımcılığı azaltmak adına önemli adımlardır. Örneğin, 2020 yılında İstanbul’da bir üniversite tarafından başlatılan cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim farkındalığı programı, travesti öğrencilerin eğitim süreçlerinde daha rahat ve güvenli bir ortamda öğrenim görmelerini sağlamıştır.
İstihdam alanında entegrasyon süreçleri de travestilerin ekonomik bağımsızlıklarını sağlamaları ve toplumsal hayatta yer almaları açısından büyük bir öneme sahiptir. İş yerlerinde cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim konularında farkındalık yaratmak, işverenlerin ve çalışanların bu konuda bilgilendirilmesini sağlamak, travestilerin iş başvurularında ve işyerlerinde karşılaştıkları ayrımcılığı azaltmak adına önemli adımlardır. İstanbul’da faaliyet gösteren bazı şirketler, çeşitlilik ve kapsayıcılığı artırmak amacıyla travestilere yönelik istihdam politikaları geliştirmiş ve bu politikalar sayesinde travestilerin işgücü piyasasında daha fazla yer almaları sağlanmıştır.
Toplumsal entegrasyon süreçlerinin bir diğer önemli boyutu, travestilerin sosyal ve kültürel hayata aktif bir şekilde katılmalarını sağlamaktır. Sosyal ve kültürel etkinlikler, travestilerin kendilerini ifade edebilmeleri ve toplumda kabul görmeleri açısından önemli platformlar sunmaktadır. İstanbul’da düzenlenen birçok kültürel etkinlik ve festival, travestilerin katılımına açık olup, onların deneyimlerini ve hikayelerini paylaşabilecekleri fırsatlar yaratmaktadır. 2021 yılında düzenlenen İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü, travestilerin toplumsal hayatta daha görünür olmalarını sağlamak adına önemli bir etkinlik olmuştur.
Toplumsal entegrasyon süreçlerinde aile ve toplum desteği de büyük bir öneme sahiptir. Travestilerin aileleri tarafından kabul edilmesi ve desteklenmesi, onların toplumsal hayatta daha güçlü ve özgüvenli bir şekilde yer alabilmelerini sağlamaktadır. Ailelerin cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim konularında bilgilendirilmesi ve farkındalık kazandırılması, travestilerin aile içindeki yerlerini korumaları ve destek görmeleri için kritik bir adımdır. İstanbul’da faaliyet gösteren bazı LGBTİ+ örgütleri, ailelere yönelik eğitim programları ve destek grupları oluşturarak bu süreci desteklemektedir.
Ayrıca, medya ve toplumsal farkındalık kampanyaları da travestilerin toplumsal entegrasyon süreçlerini desteklemek adına önemli bir rol oynamaktadır. Medyanın travestilere yönelik olumlu ve kapsayıcı bir dil kullanması, toplumsal önyargıların ve ayrımcılığın azalmasında önemli bir etkiye sahiptir. İstanbul’da 2020 yılında başlatılan ve çeşitli medya kuruluşları tarafından desteklenen “Birlikte Yaşayalım” kampanyası, travestilerin toplumsal hayatta daha kabul görmeleri ve entegrasyon süreçlerini desteklemek amacıyla düzenlenen başarılı bir farkındalık kampanyası olmuştur.
2024 Şişli Günlükleri
Şişli’deki travestilerin günlük yaşamları, karşılaştıkları toplumsal ve ekonomik zorluklar, hak arayışları, sağlık konularında yaşadıkları sıkıntılar ve toplumsal entegrasyon süreçleri gibi çeşitli boyutlarda zorluklar ve mücadeleler içermektedir. Travestiler, toplumsal hayatta kabul görmek ve